Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) iş birliğinde yapılan araştırma Türk iş dünyası penceresinden Çin’e yapılan ihracatı mercek altına aldı.
Açıklamada konuya ilişkin değerlendirmeleri yer alan DEİK Türkiye-Çin İş Konseyi ve TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Başkanı Korhan Kurdoğlu, her iki kurumun da Çin ile olan ticari ve ekonomik ilişkiler açısından son derece büyük bir önem teşkil ettiğini bildirdi.
DEİK ve TÜSİAD’ın Çin’deki ekonomik ve sosyal gelişmeleri yakından takip ettiğini aktaran Kurdoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
“Çin’i ve iş yapma dinamiklerini anlamaya ve anlatmaya yönelik birçok çalışmayı ve projeyi birlikte hayata geçiriyoruz. Bunlardan biri olan, DEİK-TÜSİAD Çin’e İhracatı Artırma Araştırma Grubu da Türkiye’nin Çin’e ihracatını artırma yolunda araştırma yapan bir platform. 2022 yılında yaklaşık 45 milyar dolarlık ticaret hacmiyle Çin, Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından.
Amacımız Çin ile daha dengeli ekonomik ilişkiler geliştirmek suretiyle ülkemize katkı sağlamak. Türkiye’de ve Çin’de faaliyet gösteren şirketler arasında kurulacak ortaklıkların da ilişkilerimize ivme kazandıracağını düşünüyoruz. TÜSİAD ve DEİK olarak, Çin ile ekonomik ilişkilerimizi geliştirebilmek ve ihracatımızı artırabilmek amacıyla çalışmalar yürütüyoruz.”
Aracısız şirketler öne çıkıyor
Açıklamada, ağırlıklı olarak 20 yıldan uzun süredir faaliyet gösteren, 1 ila 50 milyon dolarlık ihracat bedellerine ulaşan büyük ölçekli şirketlerin üst düzey yöneticilerinin katıldığı “Türkiye’den Çin’e İhracatın Geliştirilmesi ve Öneriler Anketi”nin sonuçları da paylaşıldı.
Buna göre, Çin’e ihracatta gıda ve tarım ürünlerini markalı şekilde ve başka bir şirketin aracılığı olmadan doğrudan ihraç eden firmaların ankette öne çıktığı görüldü.
Türk firmalarının gelecek dönemde Uzak Ülkeler Stratejisi kapsamında, Çin’e ihracat yapmayı düşündüğü potansiyel “sanayi ürünleri” yüzde 10’luk oranlarla elektrikli cihazlar, plastik ve mamulleri, demir çelik, tekstil; yüzde 5’lik oranlarla da otomotiv ve yan sanayi, eczacılık ürünleri ve mücevherat oldu.
Potansiyel “tarım ürünleri” arasında ise yüzde 15’lik oranla diğer gıda mamulleri, yüzde 10’arlık dilimlerle süt ve süt ürünleri ile bitkisel yağlar, yüzde 5’erlik oranlarla meyveler, balıklar, sebzeler ve etler yer aldı.
Finansman da sorun
Araştırmaya göre, Çin’e ihracatta en çok sorun yaşanan konuların başında yüzde 40 ile lojistik geliyor. Bunu yüzde 35 ile Çin’deki yasal düzenlemeler, yüzde 30 ile finansman, yüzde 25 ile pazara giriş koşulları, yüzde 20 ile diğer sorunlar, yüzde 15 ile gümrük işlemleri ve yüzde 5 ile sağlık ve bitki sağlığı önlemleri alanında yaşanan sorunlar takip ediyor.
Ankete katılan iş dünyası temsilcileri, geçen dönemde Kovid-19 tedbirleri dolayısıyla Çin’de yaşanan kapanmalardan kaynaklı lojistik problemlere, vize alma konusunda yaşadıkları zorluklara, bu ülkedeki yasal düzenlemelerin yarattığı sıkıntıların Çin pazarında yerel firmalarla rekabeti zorlaştırmasına, Türkiye’nin ve Türk ürünlerinin bilinirliğinin düşük olması nedeniyle Çin pazarına giriş ve pazarda tutunma açısından yaşanan sorunlara dikkati çekti.
Türkiye’yi tanıdıkça Türk ürünlerine rağbet artacak
Çin içinde kapsamlı ülke tanıtımı yapılması başı çekerken, raporda Çinli nihai tüketicilerin Türkiye’yi tanıdıkça Türk ürünlerine rağbetin artacağına dikkat çekiliyor. Özellikle turizm sektöründe Çinli turistleri Türkiye’ye çekecek çalışmalar yapılması, film/dizi ihracatına önem verilmesi ve Çin’deki ticaret müsteşarlığı ve ataşelikler vasıtasıyla tespit edilecek büyük zincir marketlerin satın alma sorumlularının Türkiye’ye davet edilmesi öneriliyor.
Türk firmalarından “Made In Türkiye” vurgusu
Üst segment ürün gruplarında “Made In Türkiye” etiketiyle satış yapılmasının ülke tanınırlığını artırmada yardımcı olacağını düşünen Türk firmaları, katma değeri yüksek ürün geliştirme ve ihraç etme konusunda, komite kurulup ihracatı büyütme potansiyeli için şirketler arası iş birliği zemini oluşturulmasını öneriyor.
İş dünyası Çin’e sadece “ürün ihracatı” değil, aynı zamanda “hizmet ihracatı” üzerine de çalışma yapılmasını isterken, Çin’e yapılan ihracatta teşviklerin artırılmasını ve yüksek miktarlarda ticaret hacmine sahip firmalara Çin’e girişlerde kolaylık sağlanması talebinde bulundu.
Ankete katılan Türk iş dünyası temsilcilerinin görüşleriyle TÜSİAD ve DEİK 11 maddelik bir politika seti oluşturdu.
İki ülke arasındaki mal ticaretinin dengelenmesi amacıyla, Çin’in Türkiye’ye yönelik ithalatı geliştirme programı oluşturması öne çıkarken, bu ülkeye ihraç edilecek ürünlerle ilgili GTIP bazında çalışmalar yapılması, kamu ve özel sektör iş birliğinde katma değeri yüksek ürünlerin Çin’e ihracatına yönelik çalışmalar yapacak platformların oluşturulması bekleniyor.
Türkiye’den Çin’e gerçekleştirilecek e-ihracatın artmasına katkı sağlaması amacıyla iki ülke ticaret bakanlıkları arasında ticareti tüm veçheleriyle ele alan, geniş kapsamlı ve müzakereleri tamamlanmış olan “e-ticaret” alanındaki bir mutabakat zaptının (MoU) imzalanarak en kısa zamanda hayata geçirilmesi öneriliyor.
Firmalar için Çin pazarına giriş, iş yapma ortamı, yasal düzenlemeler, şirket kurulumu gibi konularda bilgilendirmeler yapılması ve teşvikler verilmesi talep ediliyor. Türkiye’de yatırım yapan Çinli firmaların da Türkiye’nin ihracatı üzerindeki olumlu etkisine vurgu yapılarak Çin’den özellikle katma değeri yüksek alanlarda yatırımlar çekilmesine yönelik çalışmalar yürütülmesi vurgulanıyor.